"odamda, yalnız
yarı karanlık ve soğuk -sadece gece lambası-
şimdi pencerem açık -her zamankinden-
kulağımda dinlemediğim bir şarkı
solumda mezarlığın sadece beyaz mermer taşları
eğer unutmak isteseydim bunu sana söylerdim
ve sonra daha çok unutmak isterdim
gelip yanıma oturduğunda susmam daha iyidi
sadece gitmemen için konuştum
çünkü güzel yanımda hissetmek seni
odamda, yorgun, yalnız
güneşin altında durmaktan başım ağrıyor
rüzgar kulaklarımda uğulduyor ve adını bilmediğim bir şarkı
solumda biraz ölüm, tatlı tatlı geliyor rüzgar
ve unutmak istediğim birşey daha, yine
uyumak istiyorum ama uyumak için fazla yorgunum
ve başım ağrıyor çünkü hep güneşin altındaydım bugün
bir fincan sigara verir misin, çünkü çok hüzünlüyüm
ve parmaklarımla şekiller oluşturmuyorum ışıkta, artık
seni hep yanımda hissetmek güzel olurdu
ama hiç gelmeyen günleri unutmaya çalışıyorum
güneşin altındayken geldiğinde susmam daha iyiydi
başım ağrıyordu ve saçmaladım -her zamankinden-
farkettin ama umrunda değildi -neden olsun ki zaten-
umutlandığım için yok edildim, kayboldum
odamdayım ve penrecem açık
yarı karanlık ve solumda birkaç ölü
kulağımda hatırlamayacağım bir şarkı
yanımda sendin, yanımda sendin..."
(tarihsiz bir şiirimdi sana)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder